İlk adımı attık.
- Ahmet coşkun
- 12 Haz 2015
- 2 dakikada okunur
Pasif solar evimiz için ilk adımı attık ve evimizi yapacağımız arsa için arsa sahibiyle sözlü olarak anlaştık çok şükür. İnsanlık için küçük ama bizim için çok büyük bir adım :) Şehrin damarlarımıza, çatlatırcasına sürat pompalayan akışına ket vurmak için yola çıkmış olduk böylelikle. Don Kişot ve Sanço Panço muamelesi görmüyor değiliz çevremizden ama biz de “kalabalık” bir teveccüh beklemiyorduk zaten. Zor olacak, biliyoruz ama en zoru bu arsa girişimiydi sanırım.
İlk iş arsamızı tanımaya başladık; geziyoruz, gözlem yapıyoruz, ben elimde defterle çizimler yapıp notlar alıyorum, eşim bitkileri tanımaya çalışıyor. Oldukça eğimli bir arazide (45 derece) çok sayıda üzüm çubuğu, 10-15 tane değişik türde ağaç, kekikten papatyaya, adaçayına çeşit çeşit bitki ve bol miktarda arının olduğu bir bahçemiz var şu anda. Yolu henüz olmadığı için her seferinde arabamızı park edip 1 km boyunca patikadan yokuş tırmanıyoruz. Yolu bitirdiğimizde biz de bitiyoruz ama tertemiz havada, papatyaların yanıbaşında bir fincan sıcak çay yorgunluğumuzu alıveriyor :)

Arabamızı park ediyoruz demişim yukarıda, ediyorduk demeliyim sanırım. Çünkü dağ yolunda kullanmaya ve eşya taşımaya uygun olmadığı için arabamızı iki gün önce sattık. Şimdi uygun bir araç arıyoruz. “Akademisyen adama yakışmaz hocam” iğnelemelerine rağmen Fiat Fiorino şu an favorimiz. İnşallah bir iki gün içerisinde araba meselesini çözeriz, çünkü bahçemizi çok özledik :)
Bu yaza dair en önemli planımız sipariş ettiğimiz permakültür kitaplarımızı temin eder etmez okuyup, bahçemizin tasarımını yapmak olacak. Acelemiz yok, evimizi yapmak için en az iki senemiz var (daha doğrusu iki seneden önce böylesi bir yatırımı yapacak finansal durumumuz olmayacak :)). Bu süre zarfında tüm alanı permakültür anlayışına göre yeniden tasarlamak istiyoruz. Sonra da evimizi kurup yerleşmek…
Gerçi biraz ürpertici bir deneyim olabilir. Şöyle ki; şu an bahçenin etrafında yerleşim yok. Tepenin altında çiftliği olan ve ara sıra ineklerini otlatmaya çıkaran Ziya Amca ve ailesi kalıyor. Onun biraz güneyinde de kurbanlık tosun yetiştiren İzzet Amca var. Ama her ikisi de oldukça uzak sayılır. Yani şu an için ev yapsak komşularımız çiçekler, ağaçlar, kuşlar, arılar ve geçen beni görünce kaçan tavşanlar olacak. Bizden başka o tepeye ev yapacak çılgın olacak mı bilemiyorum. İnşallah bir Marmariç de Endürlük olur, ne diyelim.
Bir de yol meselesini çözmemiz lazım, gidiş gelişi kolaylaştırmak için. Ondan sonra paramız kalırsa bir bağ konteynırı, yoksa bir çadırla bu yazı geçireceğiz (şimdilik gecelemeden).
Yazacak çok şey var yine, şimdilik bu kadar olsun. Permakültürü (şehirde, apartman dairesinde otursak bile) hepimizin bilmesi lazım, en azından ne olduğunu. O yüzden kitaplarımız gelince onunla ilgili bir yazı yazacağım.
Selamlar.
Comments